Kıbrıs’ta son dönemin en çok konuşulan isimlerinden biri, adeta adanın gölgesinde kalmış bir imparatorluğu andıran yapısıyla Halil Falyalı. Türkiye kamuoyunun adını mafya-siyaset ilişkileri çerçevesinde öğrendiği Falyalı, yıllardır Kıbrıs’ta kurduğu ilişkiler, yürüttüğü faaliyetler ve hakkında süregelen iddialarla gündemde.
Türkiye’de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Turpun büyüğü Kıbrıs’ta” çıkışı, dikkatleri yeniden bu ismin üzerine çekti. Bu açıklama sadece siyasi bir eleştiri değil, aynı zamanda Falyalı merkezli daha büyük bir yapının ipuçlarını taşıyan bir işaret fişeği niteliğinde.
Halil Falyalı’nın ismi uzun süredir sadece yeraltı dünyasıyla değil, devletin bazı kurumlarıyla olan bağlantı iddialarıyla da birlikte anılıyor. Sedat Peker’in 2021 yılında yayınladığı videolarla gündeme oturan ve “Falyalı dosyası” olarak anılan bu karanlık tablo, görünüşe göre hâlâ tam anlamıyla aydınlatılabilmiş değil.
Ölümünden sonra bile ardında kalan izler, Kıbrıs’ta ve Türkiye’de birçok soru işaretine neden oldu. Özellikle son haftalarda gündeme gelen bazı yeni belgeler ve iddialar, Falyalı’nın etkisinin öldükten sonra dahi sürdüğünü gösteriyor.
Kıbrıs basını, özellikle son günlerde bu konuyu derinlemesine ele alan haberlerle süreci takip ediyor. Bugün Kıbrıs ve Ciren.cy gibi yayın organları hem Falyalı’nın geçmişine dair detayları hem de güncel iddiaları mercek altına alarak kamuoyunu bilgilendiriyor. Özellikle kayıp olduğu iddia edilen bazı videolar, işin seyrini tamamen değiştirebilecek güçte. Bu videoların devletin üst kademelerine uzanan ilişkileri içerdiği iddiası ise meselenin sıradan bir organize suç dosyası olmaktan çok daha ötede olduğunu ortaya koyuyor.
Peki, Falyalı dosyasında son gelişmeler neler? Kayıp videoların arkasındaki iddialar ne kadar ciddi? Kıbrıs basınına yansıyan detaylara birlikte göz atalım.
“Turpun Büyüğü Kıbrıs’ta”: Özgür Özel’in Çıkışı ve Kayıp Videoların Gölgesi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 2025 Nisan ayında yaptığı açıklamada kullandığı “Turpun büyüğü Kıbrıs’ta” ifadesi, siyasi kulislerde bomba etkisi yaratmıştı. Bu ifade doğrudan Halil Falyalı’yı işaret ederken, kamuoyuna da derin bir mesaj gönderiyordu: Türkiye’de organize suçlar ve siyasi bağlantılar konusunda görünenin çok daha ötesinde bir yapı söz konusu. Özgür Özel’in bu çıkışı, Kıbrıs’taki bazı karanlık ilişkilerin yeniden sorgulanmasına neden oldu.
Yenicag Gazetesi’nde yer alan habere göre, Falyalı’nın ölümünden sonra kaybolduğu iddia edilen bazı videolar, şu anda hem MİT’in hem de bazı siyasi aktörlerin radarında. Bu videoların içeriği tam olarak bilinmemekle birlikte, devletin çeşitli kademelerinden isimleri barındırdığı ve Falyalı’nın sağlığında oluşturduğu bir “arşiv” niteliği taşıdığı iddia ediliyor. Videoların varlığı, sadece siyasi değil, aynı zamanda istihbari bir krizin de habercisi olabilir. Bu kayıtların kimlerin elinde olduğu ve ne zaman servis edileceği belirsizliğini koruyor.
Özgür Özel’in bu konuyu gündeme taşıması, Falyalı’nın sadece bir yeraltı figürü değil, aynı zamanda siyasi bir aktör olarak da düşünülmesi gerektiğine dair yeni bir bakış açısı sundu. CHP cephesi, bu iddiaların derinleştirilerek araştırılmasını talep ederken, iktidar cephesinden henüz kayda değer bir yanıt gelmiş değil. Bu da kamuoyundaki şüpheleri artırıyor. Özellikle videoların içeriğinin açıklanması hâlinde birçok siyasi figürün itibarının zedelenebileceği konuşuluyor.
Kayıp Videolar ve “İkiz İmparatorluk”: Fanieros Ortaklığı ve MİT’in Takibi

Bugün Kıbrıs Gaztesi’nde Ayşemden Akın tarafından kaleme alınan iki ayrı haberde, kayıp videolar meselesi daha derinlemesine inceleniyor. İlk haberde Halil Falyalı’nın eski kasası ve Finans Müdürü Cemil Önal‘ın iddiaları ile MİT’in peşinde olduğu beş ayrı videodan söz ediliyor. Bu videoların, Halil Falyalı’nın hem yasa dışı faaliyetlerini hem de devlet içindeki bağlantılarını belgelediği iddia ediliyor. Videolarda yer alan isimler arasında üst düzey bürokratlar ve siyasetçilerin de bulunduğu öne sürülüyor. Bu durum, Falyalı’nın ölümünün ardından bile hâlâ bir “kontrol gücü” olarak etkisini sürdürdüğünü gösteriyor.

İkinci haberde ise Halil Falyalı ile Kıbrıslı iş insanı Loukas Fanieros arasındaki ortaklık mercek altına alınıyor. Bu ortaklığın, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve istihbari bir zemini olduğu iddia ediliyor. “İkiz İmparatorluk” başlığıyla yayımlanan analizde, Kıbrıs’taki bazı bölgelerin bu yapı tarafından tam anlamıyla kontrol edildiği ve adeta paralel bir yapı oluşturulduğu belirtiliyor. Bu yapı içerisinde kara para aklama, bahis faaliyetleri ve bazı devlet yetkilileriyle olan bağlantılar da detaylandırılmış durumda.
Falyalı ve Fanieros ortaklığı, Kıbrıs’ın yalnızca bir turizm adası değil, aynı zamanda derin ilişkilerin merkez noktası hâline geldiğini de gösteriyor. İddiaya göre, bazı videolar bu ortaklığa dair önemli görsel kanıtlar içeriyor. Eğer bu kayıtlar kamuoyuna sızarsa, sadece Kıbrıs’ta değil, Türkiye’de de büyük bir sarsıntı yaşanabileceği ifade ediliyor. Zira bu kayıtların, siyaset-mafya-medya üçgeninde kurulan ilişkileri delil niteliğinde ortaya koyabileceği düşünülüyor.
Maltalı Üs: Falyalı’nın Paraları Nasıl Temizlendi?

Halil Falyalı’nın yasadışı bahis gelirlerini nasıl akladığına dair yıllardır süren tartışmalar, CIREN tarafından yayımlanan bir araştırmayla daha da netlik kazandı. Rapora göre, öldürülen iş insanı Falyalı, Malta’yı uluslararası para aklama operasyonlarının merkezi olarak kullanıyordu. Malta merkezli çok sayıda şirket ve banka bağlantısı, kara para trafiğinin Avrupa ayağını oluşturuyordu.
Bu yapı, Falyalı’nın kurduğu “ikiz imparatorluk” modelinin sadece Kıbrıs’la sınırlı olmadığını, Avrupa’daki finansal sistemin de bu işin bir parçası hâline geldiğini gösteriyor. MİT’in peşinde olduğu videolarda, bu ağın detaylarının yer aldığı ve bazı yabancı bağlantıların da ifşa olabileceği konuşuluyor.
Vigen Badalyan’ın Türk Gambiti: Ortaklık mı, Rekabet mi?

CIREN’in bir diğer araştırmasında, Ermeni asıllı iş insanı ve bahis platform sağlayıcısı BetConstruct‘ın sahibi Vigen Badalyan’ın Türkiye ve Kıbrıs hattındaki bahis piyasası üzerindeki etkisine dikkat çekiliyor. Falyalı’nın bu aktörle olan dolaylı ilişkisi ya da rekabeti, bölgedeki güç dengelerinin nasıl şekillendiğini gösteriyor. Bahis gelirleri, sadece yerel değil bölgesel aktörlerin de radarındaydı.
Falyalı’nın Fanieros ile kurduğu yapı, Badalyan gibi başka figürlerle ya örtülü iş birliği ya da çatışma içerisindeydi. Bu durum, Falyalı’nın arşivlerinde neden sadece Türkiye’den değil, çevre ülkelerden de isimlerin olabileceğine dair bir ipucu sunuyor.
Minsk’teki Aklama Hattı: Bahis Milyonları Nereye Gitti?

Falyalı’nın adı, yalnızca Akdeniz çevresinde değil, Doğu Avrupa’daki para trafiğinde de geçiyor. CIREN’in Minsk merkezli kara para aklama ağına dair araştırmasında, Türkiye’den elde edilen yasadışı bahis gelirlerinin Belarus’taki H Casino adındaki bir kumarhane aracılığıyla aklandığı iddia ediliyor. Bu operasyonların arkasında Kıbrıs’ta kurulu yapılarla bağlantılı isimler var.
Bu bağlantılar, Falyalı’nın imparatorluğunun coğrafi sınırlarını bir kez daha genişletiyor. MİT’in peşinde olduğu videolarda yer aldığı öne sürülen uluslararası bağlantılar, bu tür aklama hatlarının daşifre edilmesine neden olabilir.
Küresel Sanal Bahis İmparatorluğu: Falyalı Sadece Bir Parça mıydı?

Son olarak, CIREN’in yayınladığı “küresel sanal bahis imparatorluğu” dosyasında, Falyalı’nın parçası olduğu devasa bir sistem ifşa ediliyor. Bu yapı, Asya’dan Güney Amerika’ya uzanan, merkezi Kıbrıs olan bir sanal bahis ağı. Falyalı bu ağın sadece bir koluydu; onu ortadan kaldırmak sistemin durmasını sağlamadı.
Bu durum, “turpun büyüğü Kıbrıs’ta” sözünün aslında sadece kişilere değil, bir düzene işaret ettiğini ortaya koyuyor. Videoların içeriğinde bu sistemin işleyişine dair bilgiler bulunması, sadece Türkiye değil, uluslararası kamuoyunda da ciddi sonuçlar doğurabilir.
Sonuç: Görünenin Ötesinde Bir İmparatorluk
Halil Falyalı dosyası, bireysel bir suç hikâyesinden çok daha fazlasını temsil ediyor. Yıllar içinde Kıbrıs merkezli kurulan bu yapı, Malta’dan Minsk’e, siyasetçiden finansçılara kadar geniş bir ağla bağlantı kurmuş durumda. Bu ağın en dikkat çekici yanıysa, sadece yasa dışı bahis değil, aynı zamanda finansal ve siyasi düzeyde sistemik boşluklardan faydalanarak büyümüş olması.
Türkiye’deki mevcut yasal bahis sisteminin kısıtlılığı, vatandaşları ve şirketleri yurt dışı kaynaklı, denetimsiz platformlara yönlendiriyor. Bu boşluk da Falyalı gibi figürlerin elini güçlendiriyor. Yasaklarla değil, şeffaf ve rekabetçi bir serbest piyasa düzeniyle bu yapıların önüne geçmek mümkün. Vergilendirilebilir, denetlenebilir bir bahis piyasası hem kullanıcıyı korur hem de organize suçun nefes aldığı alanları daraltır.
Sonuç olarak, Falyalı ismi etrafında örülen bu dosya, yalnızca bir suç ağını değil, aynı zamanda çözülmesi gereken yapısal bir sorunu da işaret ediyor. Yasa dışı piyasaları büyüten asıl unsur, yasal alternatiflerin yetersizliğidir. Gerçek çözüm, daha fazla yasak değil, daha güçlü ve şeffaf bir sistem inşa etmektir.