Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz hafta İstanbul Saraçhane’de düzenlenen emek ve özgürlük nöbetine medya kuruluşlarının yeterince yer vermediğini belirterek, boykot çağrısında bulundu. Boykot çağrısından nasibini alan şirketler arasında işletme hakları Demirören Holding’e ait Milli Piyango, İddaa ve Misli.com gibi platformlar da bulunuyordu. Özel, Demirören Grubu’nun halkın yanında olmadığını ve iktidarın çizgisinde hareket ettiğini savunarak, boykot çağrısı yaptı.
CHP lideri, Demirören Grubu’na ait medya organlarının muhalefetin düzenlediği etkinlikleri görmezden geldiğini öne sürerek, vatandaşlardan bu gruba ait şans oyunlarına katılmamalarını istedi. Özel’in çağrısı, daha önce de benzer eleştirilerin yöneltildiği İddaa ve Misli.com’a yönelik tepkinin büyümesine neden oldu. CHP, bu platformların hükümetle olan yakın ilişkileri nedeniyle kamu yararına hizmet etmekten uzak olduğunu savunuyor.
Özgür Özel’in açıklamaları, şans oyunları sektöründeki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Muhalefet, devlet eliyle yürütülen bu oyunların yönetim şeklini ve gelir dağılımını uzun süredir eleştiriyor. Son olarak İddaa ve Misli.com’un boykot listesine eklenmesiyle birlikte, hükümete yakın büyük şirketlere karşı yürütülen kampanya daha da genişlemiş oldu.
Özel: “Yasa Dışı Bahis Sitelerinden Bile Kötü”
Özgür Özel’in boykot çağrısında en dikkat çeken ifade, İddaa ve Misli.com için “Bunlar yasa dışı bahislerden bile kötü” sözleriydi. CHP lideri, bu platformların sadece şans oyunlarıyla değil, aynı zamanda iktidara yakın duruşlarıyla da tepki çektiğini belirtti. Özellikle Saraçhane’de düzenlenen emek ve özgürlük nöbetinin Demirören Grubu’na ait medya kuruluşları tarafından görmezden gelinmesi, bu eleştirinin temel sebebi oldu. Özel, iktidar çizgisinde hareket eden bu yapıları halkın hak mücadelesini hiçe saymakla suçladı.
Yasa dışı bahis siteleri, denetimsizlikleri ve hukuki sorunları nedeniyle sürekli eleştirilse de Özel’in sözleri dikkatleri başka bir noktaya çekti. Ona göre, devlet eliyle işletilen ve yasal çerçevede faaliyet gösteren bu platformlar, taraflı yayın politikaları ve iktidara bağlı duruşlarıyla halkın çıkarlarını daha fazla zedeliyor. Bu sert eleştiri, şans oyunları sektörünün sadece ekonomik değil, siyasi bir araç olarak da kullanıldığı tartışmasını yeniden alevlendirdi.
Demirören Holding ve Şans Oyunları
Demirören Holding, Türkiye’de şans oyunları sektöründe en büyük aktörlerden biri haline gelmiş durumda. Grup, 2019 yılında Spor Toto Teşkilat Başkanlığı ile yaptığı 10 yıllık sözleşmeyle İddaa’nın işletme hakkını devraldı. Bu süreçte, uluslararası oyun teknolojisi şirketi Scientific Games ile iş birliği yapıldı. Aynı yıl, Sisal Şans ortaklığıyla Milli Piyango’nun işletmesini de üstlenen Demirören Holding, böylece Türkiye’deki yasal bahis ve piyango sektöründe büyük bir hakimiyet kurdu. Ancak bu özelleştirme süreçleri, şeffaflık ve kamu yararına hizmet etme açısından muhalefet tarafından sık sık eleştirildi.
İddaa, 2004 yılında Türkiye’de yasal spor bahislerinin başlamasıyla birlikte devreye girdi. Bu süreçte düzenleyici ve denetleyici otorite Spor Toto Teşkilat Başkanlığı olurken, fiili işletme hakkı Türk Telekom ve Yunanistan merkezli Intralot ortaklığındaki Inteltek firmasına verilmişti. 2018 yılında yapılan yeni bir ihale sonucunda, İddaa’nın işletme hakkı Demirören Holding’in de içinde bulunduğu Şans Girişim Ortak Girişimi‘ne geçti. 2019 itibarıyla, Inteltek’in yerini tamamen Demirören Holding aldı ve şirket, İddaa’nın yönetimini tek başına üstlendi. Muhalefet, bu devir sürecinin kamuya yeterince açık bir şekilde yürütülmediğini savunarak eleştirilerde bulundu.
Misli.com ise Demirören Holding’in online şans oyunları alanındaki en büyük yatırımlarından biri. Site, spor bahislerinden sanal oyunlara kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyor. İddaa’nın online bayileri arasında yer alan Misli.com, zaman zaman diğer online bayilerden daha yüksek oranlar açabiliyor. Bu durumun zaten neredeyse hiç olmayan rekabet ortamını zedeleyebileceği düşünülüyor.
Demirören Holding, şans oyunları sektöründeki faaliyetlerine yönelik eleştirilere karşı, bu işletmelerin yasal çerçevede faaliyet gösterdiğini ve Türkiye Varlık Fonu’na belirli oranda gelir aktardığını belirtiyor. Ancak muhalefet, şans oyunlarından elde edilen gelirlerin nasıl yönetildiği konusunda şeffaflık eksikliği olduğunu savunuyor. Özellikle Saraçhane’deki gösterilerin Demirören medyası tarafından görmezden gelinmesi, İddaa ve Misli.com’un da boykot çağrısına dahil edilmesine neden oldu.
Boykot Çağrısı ve Kamuoyu Tepkisi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in Demirören Holding’e ait İddaa ve Misli.com platformlarına yönelik boykot çağrısı, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Sosyal medyada hızla yayılan bu çağrı, muhalif kesimlerden ve CHP’ye yakın isimlerden destek gördü. Öte yandan, hükümete yakın çevreler ve bazı medya organları, Özel’in açıklamalarını siyasi bir manevra olarak değerlendirerek eleştirdi. Şans oyunlarının Türkiye Varlık Fonu’na önemli gelir sağladığı ve bu gelirlerin kamuya katkıda bulunduğu savunulsa da muhalefet bu fonun yönetimi ve gelirlerin dağılımı konusunda şeffaflık eksikliği olduğunu dile getiriyor.
İddaa’nın Türkiye’deki yasal bahis sektöründeki merkezi konumu nedeniyle, bu platforma yönelik bir boykot çağrısı, diğer yasal bahis sitelerini de dolaylı olarak etkiliyor. Nesine, Tuttur, Bilyoner ve Oley gibi platformlar, İddaa’nın resmi bayileri olarak faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla, bu siteler üzerinden yapılan bahisler de İddaa’ya ve dolayısıyla işletmecisi olan Demirören Holding’e gelir sağlıyor. Bu durum, boykot çağrısının yalnızca Misli.com ile sınırlı kalmayıp, diğer yasal bahis platformlarını da kapsayabileceği anlamına geliyor.
Özgür Özel’in bu açıklamalarının, önümüzdeki günlerde daha geniş çaplı tepkilere yol açması bekleniyor. Şans oyunları sektöründeki bu gelişmeler, kamuoyunda şans oyunlarının işletilmesi, gelirlerin yönetimi ve medya ile sermaye ilişkileri üzerine daha derinlemesine tartışmaların fitilini ateşlemiş durumda. Muhalefet, şans oyunlarından elde edilen gelirlerin nasıl kullanıldığı ve bu süreçlerin ne derece şeffaf olduğu konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini vurguluyor.